e-posta: arustu1206@yahoo.co.uk

Ad

E-posta *

Mesaj *

24 Haziran 2008

BİR TUTKUNUN DAHA GERÇEKLEŞMESİ

Haftasonu Aydın Gürlek dostumla TODOSK’un konuğu olarak Antalya, Elmalı ilçesinin yakınındaki Bey Dağlarının en yüksek zirvesi olan ( 3070 m ) Kızlar Sivrisi’nin zirvesine konuk olduk.

Dağ ile ilgili çeşitli söylentiler var; en yaygın olanı bir aşk öyküsü. Eh doğal olarak ben de bunu kabullendim…

Dönemin bölgedeki krallıklarından iki tanesi birbirlerine düşman ve neredeyse sürekli savaş halindeler. Ancak bir kralın oğlu prens bir vesile ile diğer kralın kızı prenses ile karşılaşıyor. İlk görüşte aşık oluyorlar. Bu sevginin sonucunda iki düşman krallığın birbirlerine yakınlaşma umudu doğuyor. Fakat iki kral da inat mı inat!.. Kesinlikle bu sevgiye izin vermezler.

Prensle prenses bakmışlar olmayacak kaçmaya karar verirler. Dağın bir yanında bir krallık diğerinde öbürü. İkisi de iki taraftan tırmanacaklar ve zirvede buluşacaklar. Kara sevdayı bilen prensesin annesi kızının yanına bir de koruma verir. Koruma kızı saatler süren zorlu bir tırmanış sonunda buluşma noktasına ulaştırır. Prens henüz ortalarda yoktur. Uzun süre donmayla mücadele ederek prensi beklerler. Gün ağarmaya doğru prens görünür. Yanlış zirveye tırmanmıştır. Koruma hemen onu almak üzere aşağıya doğru iner, bu arada prens te onları görmüş tırmanmaya başlamıştır. Bir süre sonra ikisi de gözden kaybolur…

O andan itibaren hiçbirini bir daha gören olmaz. Birbirlerine kavuşmuşlar mıdır? Yoksa donmuşlar mıdır? Kimse bilmez.

Söylenceye göre zirve platosunda bir mezar vardır ve mezarın üstünden yaz-kış kar eksik olmaz. İşte bu mezarın prensese ait olduğu söylenir. Üstündeki hiç erimeyen kar da onun gelinliğidir…

Söylence burada bitmez; bekar veya sevdalı olan hangi kız, yaz kış demeden oraya çıkıp bir geceyi prensesle geçirir ve o geceden sağ çıkarsa o gece rüyasında yazgısındaki kısmetini görecektir.

O ne muazzam manzara!... Çevre 360˚ tepe ve dağlarla çevrili ancak zirvenin ufku olağanüstü bir genişliğe sahip. Hedefe ulaşmak yine çok mutlu ediciydi…

Sabah 02.50’de uyanıp hazırlandık. 03.45’te tırmanış başladı. Pırıl pırıl bir gökyüzünde dolunaya yakın mehtap ortalığı aydınlatarak bize hem rehberlik hem de yol arkadaşlığı etti. Ancak benim gibi miyop olma nedeniyle veya kendi nedenleriyle bir kısım tırmanışçılar kafa fenerlerini uzunca bir süre kullanmak gereği duydular.

Tempo bayağı zorlu başladı. Zamanla oturdu. Yine de benim alıştığım tarzda dinlenme süreleri bir türlü gelmek bilmedi. Yine de üç gündür uyku bakımından anormal fakir olmama ve arada fotoğraf çekmek nedeniyle gerilere düşmeme rağmen zirveye ulasan ilklerden oldum.

Zirvede Aydın’la el sıkışıp kucaklaşarak birbirimizi kutladık. Farkındayım, Aydın da öyleydi, duygu seli kaplamıştı her yanımızı. Hele bir de Aydın’ın telefonu mucize kabilinden çekip eşlerimizle konuşabildikten sonra iyice keyiflendik. Bana güleceksiniz belki ama o anda gözlerim doldu. Şu an bunları yazarken bile benzer duygular yaşıyorum.

Yahu, ne menem bir şeymiş bu dağlar!..

Tırmanış ve inerek kampa varmamız aşağı yukarı sekiz saatimizi aldı.

Kızlar Sivrisi’ne tırmanacak dostlara bir öneri: En geç 01.30’da tırmanışa başlayın ve gün doğumunu orada yakalayın. Böylece dönüşünüz de çok sıcaklara kalmaz. Bir de kamp alanına bol suyla gidin, zira ne kampta ne de tırmanış güzergahında bir damla su yok.

Bu etkinlik yukarıda sözünü ettiğim güzellikler kadar önemli başka şeyler de kazandırdı bana. En önemlisi de yeni dostluklar… Öncelikle, TODOSK’tan başta Ahmet Şimşek, yüzünde sevecen gülücükleriyle Hatice Güçlü, her konuya munisane ve sabırla yaklaşan Sıtkı Erdoğan,

böylesine kalabalık bir grupta yapılabileceğin en iyisini yaparak tırmanış disiplinini sağlayan Hakan Çakır, genç, canavar rehberimiz Rıza, dilerim ismini yanlış anımsamıyorumdur; eğitim emekçisi yeni (!) - 12 yıllık dağcı, İzmir’den torun bakmak için Antalya’ya göçmüş İsmail İnce arkadaşımız ve tanışma fırsatı bile bulamadığım nice TODOSK gönüllüsü dostlar… Hepinize kucak dolusu teşekkür ve sevgiler…

Baksa, ADK’dan Müslüm Hoca (söz verdi beni dağcı olabilmem yolunda eğitecek J), Mustafa Albay, ROTA’dan Asef dostum ve İstanbul Zirve Dağcılıktan Bir sürü dost…

İki günde ne çok şey kazanmışım, di’mi?

Üstüne üstlük anlatmadıklarım da cabası…

Sevgi ve doğa ile yaşayın…

Veee…

Dağlar hep yoldaşınız olsun…

:-))))

FOTOĞRAFLAR:

http://picasaweb.google.com.tr/GezginRustu/KIZLARSVRS2122Haziran2008

23 Haziran 2008